Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

 
Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’ Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

* Arkadaşlık gözüpeklik ister. ",. 00’te anılacak. Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. . Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. . . Gelmeyeceğini bile bile. Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. . Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Nice acılar denizinden geçtik. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. . Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. . Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. Ben de aralarına katılacağım. Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. “Adamım” der, bir yanıt bekler. Geç kaldım yolcu etmeye. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. . Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. ” başlığı altında çıktı. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. . Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir.

Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

. Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. . Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. 00’te anılacak. Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. ",. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. “Adamım” der, bir yanıt bekler. . . Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. Nice acılar denizinden geçtik. Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. Gelmeyeceğini bile bile. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. Ben de aralarına katılacağım. Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. ” başlığı altında çıktı. Geç kaldım yolcu etmeye. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. . Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. . Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir. . * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. .